HİDE

Grid

GRID_STYLE
false
TRUE

blog

HIDE_BLOG

Classic Header

{fbt_classic_header}

Header Ad

HABERLER

latest

BEN KÜÇÜK BİR KADINIM 2. BÖLÜM (3)

İ ki ateş arasında kalan Hatice ne babasına, ne kocasına söz geçirememiş. Kocasının kendine olan düşkünlüğünü bildiğinden, beni bırakı...





İki ateş arasında kalan Hatice ne babasına, ne kocasına söz geçirememiş. Kocasının kendine olan düşkünlüğünü bildiğinden, beni bırakıp gidemez, beni çocuklarımdan ayıramaz, vazgeçer gitmekten diye düşünerek; içi yana yana "bubamın ahıyla yüzümüz gülmez, bunun için beni boşeyeceksen boşa" demiş. Bunu duyan Ülfet yıldırım çarpmışa dönmüş. İnanamamış, erkekliğine yedirememiş. Nasıl olur da beni değil babasını seçer diye içi içini oymuş. İnat ya bu, gurur ya… Gözünden sakındığı karısını o öfkeyle boşamış.

Boşamakla kalmayıp kendisi yerine babasını tercih eden Hatice'yi kendince yola getirebilmek için, çocuklarını da alıp ablası Ayşe'ye emanet etmiş. Sıkı sıkıya da tembihlemiş ablasını. "Sakın deyen çocukları ne Hatca'ya ne de onlardan birine göstereyin deme. Bak bu işin şakası yok. Duyarsam senide silerin, köyüde... Bi daha ne çocuklarımı görürsün ne beni." Daha fazla oyalanmadan düşmüş Yeniköy'ün yoluna.

Hatice bin pişman olmuş. Hiç beklemezmiş sevdiğinin onu ardı sıra bırakıp gidebileceğini. Hele ki çocuklarından ayrı koyacağı aklının ucundan bile geçmezmiş. Çok zaman -beni korkutmak için böyle yapıyo. Gelip alcek beni. Bensiz yapamazki… Yeniköye gitmemiştir. Kimbilir Acıpayam’damı eğleniyo, çıkıp gelcek, biliyom ben. Gelcek…” diye kendini avutmuş. Ama gelmemiş Ülfet. Kahrolmuş, ciğerleri yanmış kavrulmuş. Sık sık görümcesi Ayşe’ye gidip çocuklarını görmek istemiş. Ayşe abisinin bütün tehditlerine rağmen kıyamamış gelinine. Gizli saklı göstermiş çocuklarını. Zeynep daha kucak bebeği, yeni ayaklanmış, bıcır bıcır. Halil İbrahim ise artık aklı başında koca çocuk. Olup bitenin farkında. Annesini gördüğünde yine gidecek diye yapışıyormuş bacaklarına, "ana bizi de götür. Bizi bırakma gari ana, ben seni çok özleyom. Gece oldumuydu çok ağleyom ana..."

Her seferinde yalvarmış Ayşe'ye. "Ayşa aba, ver götürem çocuklaamı, anasız olmazla bunlar. Ülfet'in inadını köpeklee yesin. Hem beni yaktı hem çocuklaamı. Bene acımeyosan şu sabilere acı..." Ama Ayşe Ülfet'ten korkusuna içi acıya acıya olmaz demiş.“Hatca, bak beni de yakıcen. Zaten giderken deli boğa gibiydi. Çocuklaan yüzünü göstermecen bak eğer gebertirin seni deye elli kere tembih etti. Kaç yo dedim sana. Bilse bureye gelip çocuklaanı gördüğünü, eğer öldürü beni. Bu gadarına şükretcen Hatça. Ben hiç gardeşimi böyle görmediydim. Beni bile yıldırdı. Aman deyem kimseye deme bureye geldiğini. Accık hasret gider, arkene bakmadan git evine. Başımı belaya sokma benim.”

Bir yandan Ülfet’in hasreti, bir yandan çocuklarının hasreti… Çocuklarının da O’na ihtiyacı varmış. Zeynep için süt dolan göğüsleri çok zaman acı acı sızlamış. Halil İbrahim her ayrılışlarında “ana, gitme anaaa!” diye feryadı basıyormuş. Zeynep ise eteklerine yapışıp, sümükleri aka aka ağlıyormuş ardından. Zor zamanlar geçirmiş Hatice. Hem de çok zor.

Aradan 7-8 ay geçmiş. Hiç beklenmedik bir anda Ülfet gizlice köye gelmiş. Niyeti hem çocuklarını hem Haticeyi alıp götürmekmiş. Meğer O’da karısının hasretiyle yanmış kavrulmuş bunca zaman. “Aptallık ettim, bi inatla gönlünü kırdım. Ben onun gönlünü almayı bilirim. Yeter ki yanımda olsun.” Bu düşüncelerle, karısının hayalini kura kura dönmüş köye. Kimselere görünmemiş, Gizlenmiş Hatice'yi kollamaya başlamış.

Ve nihayet çeşmeye su doldurmaya giden Hatice'yi tenhada sıkıştırmış. “Bene bak. Yetti gari. Seviyon seni gız. Seni gaçırmeye geldim. Sakın direnen deme.Sensiz hiç bi şeyin tadı tuzu yok. Artık bubam da bubam deme bene. Bu sefer seni bırakmecem. Çocuklarımızı da alcez gitcez. Sen de guzu guzu gelcen benle. Yok gelmem dersen, o zaman gari gözünün yaşına bakmam. Bi daha ne ararın ne sorarın... Benim de bi gururum vaa. Ses etmeden düş peşime gidelim. Çocukları da alcez, evi de duttum. Dayadım döşedim. Bitivesin gari bu ayrılık.” Hatice duyduğu hasret ve bağlılıkla direnmek bir yana sevinçten deliye dönmüş. Artık hasret bitecekmiş… Kim ne derse desin umrunda olmazmış. Eskisi gibi yine mutlu, çocuklarının anası, Ülfet’inin Hatça’sı olacakmış. “Sen geldin ya bureye beni almaya, gerisinin önemi yok. Gelcen seninle” demiş. Ama köylülerden Ülfet’in Hatice'yi alıp götürdüğünü görenler, üstlerine vazife olmasada, boşamış karısını kaçırmaya kalkışan Ülfet'e saldırmışlar. Hatice'yi elinden zorla almışlar. Ülfet’e de meydan dayağı çekmişler. Hatice “Yapmayın! Etmeyin!” dese de, o hengamede sesi boğulmuş gitmiş.

Ellerinden zor kurtulan Ülfet gerisin geri terk etmiş köyü. Erkeklik onuru yerle bir olmuş. Gönlünde açılan yara bir daha kapanmayacak şekilde mühürlenmiş. Zihnine takılan –Hatça bana oyun mu oynadı?- sorusu kurt gibi oymuş içini.

Bu olaydan sonra arkasından odalara sokulup sokulup çok gözyaşı dökmüş Hatice. Derdini kimselere anlatamamış. Bir yolunu bulur yine gelir alır götürür beni diye umutla beklemiş, beklemiş, beklemiş… Derken bir haber gelmiş. Bütün umutlarını kökünden yok eden, kül eden, boğazını düğüm düğüm düğümleyen bir haber. Ülfet Yeniköy'de bir kızla evlenmiş. Üstelik kızın adı Hatice'ymiş. Bu nasıl kader ki oyun üstüne oyun oynuyor…

Ama bu kadarla bitmemiş çilesi Hatice'nin. Aslında her şey daha yeni başlıyormuş. Evlilik haberinin gelmesinden kısa süre sonra Ülfet'in çocuklarını köyden gizlice götürdüğünü duymuş. İçi pare pare yara dökmüş. Ama nafile. Artık olan olmuş bir kere.

HER PAZARTESİ YENİ YAYIN

ROMAN PROJESİ BECERİKLİ KADIN'IN -HATİCE ÖZTÜRK- NOTER ONAYLI ÇALIŞMASIDIR. BÖLÜMLERİN HERHANGİ BİR YERDE İZİNSİZ YAYINLANMASI, KOPYALANMASI, DAĞITILMASI, PAYLAŞILMASI VB DURUMLARDA HUKUKİ SÜREÇ BAŞLATILACAKTIR.

1 yorum

  1. Becerikli KadınKasım 14, 2019

    Gerçekten çetin bir hayat sürmüş ve elbette bu kadarla kalmamış. Hatice'nin hayatı ne kadar zorsa, çocuklarının da o kadar zor olmuş. Zamanı geldikçe konular daha da derinleşip duygusallaşacak gibi görünüyor.

    YanıtlaSil

Yorumunuz için teşekkür ederim.