HİDE

Grid

GRID_STYLE
false
TRUE

blog

HIDE_BLOG

Classic Header

{fbt_classic_header}

Header Ad

HABERLER

latest

BEN KÜÇÜK BİR KADINIM 2. BÖLÜM (7)

     Dodurga'da bunlar yaşanırken, Kumavşarı’ndan dul bir adam olan Kara Halil evlenmeye karar vermiş. Bu kararını anasına ve kard...

Kitap projesi- 2. Bölüm Devan-5

    

Dodurga'da bunlar yaşanırken, Kumavşarı’ndan dul bir adam olan Kara Halil evlenmeye karar vermiş. Bu kararını anasına ve kardeşlerine de bildirmiş. Bunun üzerine çevre köylere haber salmışlar. “Bize yaraşır, görgülü, bilgili, saygılı, eli iş bilen, temiz, pak bi dul garı varmı? Oğlumun yüzü ilkinden gülmedi. Öldü garısı dul kaldı. Çoluk çocuk ta yok. Alceği garının da çocuğu olmazsa eyi olur. Kendi çocuklarını yaparlar. Biz çocuklara bakıveririz, onlar da çalışır evlerinin ekmeğini çıkarıılar. Varsa tanıdığınız bildiğiniz biri haberimiz olsun. Allah’ın emriyle gider isteriz.”

Yakın köylerden biri olunca, haber Dodurgaya’da ulaşmış. Kör Ömer’e gelip “böyleyken, böyle… Hatça’yı Üseen ağadan başka nasıl gurtaracan. Kara Halil eyiymiş. Az çirkin deyolar emme, adamın güzeli çirkini olmaz deemi canım. Yüzünde yemek mi yencek. Çoluğu çocuğu da yok. Bildiğin çöpsüz üzüm. Hem garısı da ölmüş. Başında bi anacığı bi de bekar gız gardeşleri var. Hatça akıllı uslu gızdır. Anleşir giderler. Düşünecek bişey yok. Uzatma bu işi. Bu adamı gaçırmen. Hatça’ya bundan eyisini bulamazsınız”. Diye öve öve anlatmışlar.

Kör Ömer “Tamam, gelip isdesinler. Bi baken gören. Denildiği gibi eyi insanlarsa neden vermeyen” demiş. Kumavşarı’ndan görücüler çıkıp gelmişler. Kör Ömer’in evinde sofralar kurulmuş, ayranlar içilmiş. Hatice babasından bir kez daha istenmiş. Kör Omar, Üsen ağanın korkusundan kurtulmak için çareyi, Hatice'yi Kara Halil’e vermekte bulmuş. Hiç olmazsa köyden gider de hem o rahat eder, hem biz bi nefes alırız demiş. Hem belki orada mutlu olur. Yeni bir yuva kurar. Adam dul. Kuma derdi de yok. Daha ne olsun değil mi?

Allah’tan Üsen ağa Denizli’ye gitmişmiş. O dönmeden apar topar Hatice’yi gelin etmişler, üç eteğini giydirip, çeyizini atına yüklemişler. Sessiz sedasız Kumavşarı'na göndermişler. Yeni kocasını hiç tanımayan Hatice'nin gönlü Kara Halil’e hiç ısınmamış. Sıytırık, çirkin, yavan bir adammış. Yine de sus pus olup, kaderine razı gelip, her şeye boyun bükmüş. Kocasının anası, kardeşleriyle bir evde yaşamaya başlamış.

Kayınları, eltileri, bir sürü çoluk çocukla birlikte bir avlunun çevirdiği kerpiç evlerde yan yana oturuyorlarmış. Oğluna yana yakıla eş arayan kaynana, gelin gelince çabucak gerçek yüzünü göstermiş. Çok geçimsiz, aksi, suratı gülmeyen bir kadınmış. Ne onun ne de görümcelerin ağızları susmamış. Hamarat gelinleri, güzel gelinleri, temiz gelinleri ne yapsa gözlerine batmış.

Oğlunu kıyı köşe çekip, “Oğlum, yazık deemi sene… Garı güzel deye gözün hiç bişey görmeyo. Emme bu garı sene layık mı? Bize zamanında demediler. Kısırmış ya bu. Yarın böğün zürriyetsiz deceklee senin için. Kimse garısı kısır demez. Senin erkekliğine laf ederlee. Hem çocuksuz ömürmü geçer canım? Ne deye bu gadar ev dün yapıp duruz. Ne deye bağ bahçe işleyoz. Hep soyumuz sürüsün deye. Bu gadar uğreş boşuna gitcek. Anam yol yakınken dön bu sevdadan. Ben sana daha güzelini, emme doğuranını bulurun. Bak gardeşlerinin çocukları böyüyüp gideri. Sende daha bi dene yok. Doğurgan garı lazım sene. Öteki ölen de böyleydi. Bi çocuk vermeden öldü gitti. Yarın böyün bu da bööle olcek. Aklını başına devşir.” Böyle usul usul sürekli oğlunu işlemeye başlamış.

Görümceler analarından yüz bulup, ulu orta işi hakaretlere vardırmışlar. Utanma sıkılma bilmeden, yüreği evlat hasretiyle yanan Hatice’ye “Senin gibi garıyı bizim burlarda tutmazlar. Bi çocuk doğurumadıktan keeri senin garılığından ne olur. Yazık abeemize. Güzelliğinle gandırdın emme çok sürmez. Sür sürebildiğin gadar sefanı. Anam zaten abeme doğurgan garı buluvecek. Ondan keri kös kös dönersin köyüne. Eveli zaten nasıl ettin o çocukları Allah bilir? Senin gibi kısır da hiç duymadıydık. Abeme gelince mi dölün gurudu.” Artık günler zehir zemberek, geçmek bilmez olmuş. Ama buradan da döndü demesinler diye sıkmış dişini. Eksikliğinden yüksünmüş, utanmış. Susmuş. Ezilmiş. Küçülmüş…

Hatice’nin kısırlığı köyün kahvesinde bile dedikodu konusu olmuş. -“Gözel gadın emme, bi çocuk edemedikten sonra ne eden ben onun güzelliğini. İlla soy sop sürücek.” -“Ne malum garının kısır olduğu. Belki bizimkindedir kusur. Ölen rahmetliden de çocuğu olmadıydı. Demek ki bu deyyusda iş yok. Erkeğin deye dolanıyo ortalık yerde. Ben onun yerinde olsam evden çıkmeye utanırın.” Derken Hatice gebe kalmış. İçten içe bin bir minnetle şükranlarını bildirmiş yaradanına. Nihayet çocuk hasretini giderecek gül goncası bebeğini kucağına alabilecekmiş. Çektiği her çileyi katlanılır kılacakmış bu bebek. Köylü duymuş bu haberi. Herkes bir başka davranmaya başlamış Hatice'ye. Kaynanası, görümceleri bile eskisi kadar üstüne gitmiyormuş. Dokuz ay nispeten huzurlu geçirmiş. Ve nihayet beklenen gül goncası, dökülen terlerle, atılan çığlıklarla, köyün ebesinin kucağına doğmuş.

Nur topu gibi ak pak bir kızı olmuş Hatice’nin. Zeynep’ini hatırlamış. Hem sevinmiş, hem üzülmüş. Ak bebeklerine İfakat adını koymuşlar. İş güç arasında her fırsatta öpüp koklamış bebeğini. Dünya artık sadece Hatice ve bebeği için dönüyormuş. Ne kaynanasının yılan dili, ne görümcelerinin kıskançlıkları, ne Kara Halil'in bön suratı, yavan ruhu onu üzemiyormuş. Varsa yoksa bebeğiymiş. Ona sarıldıkça yıllardır görmediği iki yavrusunun hasretini de gideriyormuş. Aradan aylar geçmiş. İfakat bebek agucuk, gugucuk derken büyüyüp serpilmeye başlamış. Görenin maşallah diyeceği cinsten palak gibi bir bebekmiş.

Derken bir akşam bebeciğinin ateşi yükselmiş. Köylük yerde doktor ne arar. Ertesi güne çıksın Acıpayam’a götürürüz demiş Kara Halil. Hatice korku içinde bebeğinin başında sabahlamış. Şerbetler içirmiş olmamış, emzirmeye çalışmış almamış memesini... Koca karı ilaçları yapıp vermişler… Nafile. Bir türlü ateşi düşmemiş İfakat bebeğin.

Ertesi sabah olduğunda ak teni al al iken sararıp solmaya başlamış. Kuş gibi bir iki çırpınmış ve hiç beklenmedik bir anda sonsuzluğa kapatmış gözlerini. Hatice kucağında hareketsiz kalan bebeğine bakakalmış. İnanamamış. Sallamaya başlamış. “Anam, datlı guzum, aç bakem gözlerini… Hadi yavrım aç gözlerini… Bi ses ver… İfakat… Hadi guzum… Ne duruyon… Bi ağla guzum… Hadi ağla bak bekleyom… Anam soğuma.. Anam soğuma. Gitme sende… Gitme guzum sende. Gari ben dayanamam… Gitme, bırakma beni. Bi daha dayanamam guzum. Aç gözünü! İfakat! Guzuuuuumm!”

Hatice'nin başına toplanmış ev ahalisi ama İfakat çoktan cennet kuşu olmuş. Artık yapılacak hiçbir şey kalmamış. Zorla koparmışlar anasının kucağından. Ağıtlar arasında yıkayıp kefenlemişler minicik bedenini. Koymuşlar toprağın göğsüne. Hatice delirmelere varmış dönmüş. Ama delireyim ben demekle delirilmiyor ki.

İnsan oğlu tuhaf yaratılmış. Bir gün acılarının şiddetinden ölümler isterken, öbür gün hayatın hayı huyu unutturuveriyor o acıları... Hatice'nin tarumar olmuş yüreği de, öyle böyle unutmaya dönmüş... Zaman içinde yine kabuk bağlamış yaraları. Artık ne ev ahalisinin hallerine ne de Kara Halil’in bön hallerine katlanmak için bir nedeni kalmamış.

Durdukça durulmuş zihni. "Neden bu kahrı çekeyim ki daha? Niye duruyorum hala burada? Burası hiç yuvam olmadı ki… Bundan sonra da olacağı yok…"
Bir seher vakti kurtlar kuşlar uyurken sessizce toplamış pılını pırtısını bir bohçaya doldurmuş. Bir karar horlayan Kara Halil’i dürtüp, uyandırmış. Uyku sersemliğiyle bön bön yüzüne bakan adama “bundan keeri benden sana yar olmaz. Hiç boşuna gitme deme. Yetti gari canıma. Anangil bi yandan, gardeşlerin bi yandan. Seni zaten hiç demeyom. Bi yavrum vardı beni burda dutan, onu da yanına aldı Rabbim. Sen uyumeye devam et. Ben gidiyom bubamın evine. Ardımdan da boşuna gelen deme. Bu iş burda bitti.” Kara Halil’in toparlanıp bir şey söylemesine fırsat vermeden ok gibi fırlamış evden. Binmiş atına, sürmüş Dodurgaya doğru.

HER PAZARTESİ YENİ YAYIN

ROMAN PROJESİ BECERİKLİ KADIN'IN -HATİCE ÖZTÜRK- NOTER ONAYLI ÇALIŞMASIDIR. BÖLÜMLERİN HERHANGİ BİR YERDE İZİNSİZ YAYINLANMASI, KOPYALANMASI, DAĞITILMASI, PAYLAŞILMASI VB DURUMLARDA HUKUKİ SÜREÇ BAŞLATILACAKTIR.



Hiç yorum yok

Yorumunuz için teşekkür ederim.